Derinleşen Kamu Kurum İskontosu (KKİ) Krizine Karşı Acil Çağrı: Halkın ve Eczacının Cebinden Çıkıyor, Sorumlular Seyrediyor
Derinleşen Kamu Kurum İskontosu (KKİ) Krizine Karşı Acil Çağrı: Halkın ve Eczacının Cebinden Çıkıyor, Sorumlular Seyrediyor
Kamu Kurum İskontosu (KKİ) sorunu, artık sürdürülemez bir noktaya gelmiştir. Yıllardır geçici çözümlerle ötelenen bu yapısal kriz, bugün halkın sağlığını tehdit eden bir boyut kazanmış, eczacının da mesleki sürdürülebilirliğini ciddi şekilde riske atmıştır.
Gelinen Nokta:
1. İlaç firmaları “bu iskontoyu artık yapmıyorum” deme cüretini gösterebilmektedir.
2. Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) ise bu keyfi tutuma göz yummakta, firmaya yaptırım uygulamamakta; ama hâlâ iskonto varmış gibi ödeme yapmaktadır.
Peki sonuç ne oluyor?
Eczacı hastayla karşı karşıya bırakılıyor.
Aradaki fark, ya eczacının cebinden çıkıyor ya da doğrudan hastaya yansıtılıyor.
Bu fark, toplamda halkın ve eczacının cebinden çıkan yüz milyonlarca liraya ulaşmış durumda.
Örneğin, son olarak bir yabancı ilaç firmasının 11 ürünü için KKİ uygulamayacağını bildirmesiyle, yalnızca bu kalemlerden doğacak maliyet artışı yıllık 440 milyon TL’ye ulaşmaktadır. Bu da demek oluyor ki, yalnızca birkaç ürün özelinde bile vatandaşlarımızın cebinden fazladan 440 milyon TL çıkacaktır. Toplam KKİ uyumsuzluğu ise milyarlarca liralık bir yük anlamına gelmektedir.
Bu bir sistem krizidir. Bugün yaşananlar bir istisna değil, yıllardır ötelenen yapısal sorunların gün yüzüne çıkmış halidir. Yüzlerce ilaçta KKİ ya uygulanmamakta ya da firmalar istedikleri zaman bu uygulamadan vazgeçmektedir. SGK ise sisteminde bu iskontoyu varmış gibi göstermeye devam etmekte, yükü eczacıya ve vatandaşa bırakmaktadır.
Devletin görmezden geldiği bu uygulamanın maliyetini halk ve eczacı birlikte ödemektedir.
Ayrıca kur baskılaması, ilaç zammının ötelenmesi, enflasyonist ortamda maliyetlerin artması gibi nedenlerle KKİ krizinin önümüzdeki aylarda daha da derinleşeceği aşikârdır. Birçok ürün için iskontonun kaldırılması, alternatif geri ödeme modellerinin dayatılması hatta bazı ilaçlara erişimin kesilmesi söz konusu olacaktır.
Türk Eczacıları Birliği’ne Çağrımızdır:
Artık sessizlik değil, mücadele zamanıdır.
Somut çözüm önerilerine kulak tıkamak, beklemek, gözlemlemek değil, harekete geçme zamanıdır.
KKİ sorunu geçici değil, sistemsel bir krizdir.
Bu krizin faturası eczacıya ve vatandaşa kesilemez.
Eczacı bu sistemin “bileşeni” değil “yük taşıyıcısı” haline getirilmiştir.
Sadece tekil örneklerle değil, topyekûn yanlış sağlık ve ilaç politikalarına karşı birlikte, güçlü ve kararlı bir duruş sergilenmelidir.
Önerimiz nedir?
1. SGK’nın, KKİ protokolüne uymayan firmalara karşı yaptırım uygulaması yasal zorunluluktur. Bu yaptırımlar bir an önce hayata geçirilmelidir.
2. Geçici değil, kalıcı bir model oluşturulmalı, KKİ uygulamaları şeffaf, denetlenebilir ve kamu yararına hizmet edecek şekilde yeniden düzenlenmelidir.
Eczacı artık tek başına çözüm üretmeye, sistemin her yükünü sırtlanmaya devam edemez.
Halkın sağlığını, eczacının emeğini hiçe sayan bu sistemsizlik son bulmalıdır.
Güçlü bir mesleki birliktelik, kararlı bir mücadele ve somut adımlar zamanı gelmiş, hatta geçmiştir.
Eczacının sesi duyulmalıdır. Artık görmezden gelinmeye tahammülümüz yok.
Saygılarımızla.